Baran Tursun Vakfı ve Kışlada Şüpheli Asker Ölümleri Derneği üyeleri toplandı POLİS VE KIŞLA MAĞDURU AİLELER ÖRGÜTLENİYOR Bizler çocuklarımızı devlete emanet ettik, devlet ise emanet edilen çocuklarımızın yaşama hakkını kendisi ihlal etti. Bununla yetinmeyip yaşama hakkını ihlal ettikleri çocuklarımızın anısına da saygısızlık etti. Kimimizin biricik evladı askerde iken öldürüldü, kimimizin evladı görevde iken öldürüldü ve kimimizin evladı da bir doğum günü kutlamasından dönerken veya "dur" ihtarına uymadığı için öldürüldü. Oğlumuzu süsleyerek peygamber ocağına gönderdik, babası gibi, atası gibi vatana olan borcunu ödesin diye. Süsleyerek gönderdiğimiz evladımıza devlet KEFEN sararak bize teslim etti. Kefene sarılı çocuklarımızı bize teslim ederlerken TİMSAH GÖZYAŞLARINI döktüklerini, bizimle ağlaştıklarını gördük. Bunların birer yalan olduğunu sonradan öğrendik. Kimimizin evladını öldürdüler "TERÖRİSTLER ÖLDÜRDÜ" dediler, kimimizin evladını öldürdüler "İNTİHAR ETTİ" dediler, kimimizin evladını öldürdüler "DUR İHTARINA UYMADI" dediler. Ayrıca her öldürdükleri çocuğumuzda bir kusur buldular, bir kulp taktılar. Gerçekte ise ölen oğlumuzu ne teröristler öldürdü, ne intihar etti ve ne de dur ihtarı yapıldı, tek kelime ile evlatlarımızı devlet öldürdü bunu gördük ve bunun böyle olduğunu öğrendik. Evlatlarımızın kanına girdiler, akabinde 3 kuruş 5 kuruş tazminat veya maaş verilmesin diye de çocuklarımıza olmadık iftira attılar ve tertemiz anılarını kirlettiler. ÖTE YANDAN 2007 yılında, Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda (PVSK) yapılan değişiklikten sonra polisin; kötü muamele, pervasızca adam öldürme ve şiddet uygulama gücü her gün artarak devam etmektedir. Vatandaşları korumakla görevli olan polis, sıradan basit gerekçelerle 154 kişinin ölümünden sorumlu tutulması, asla ve kat’a kabul edeceğimiz bir durum değildir. 154 evladımızın öldürme olaylarını tetkik ettiğimizde bunların hiçbir tanesinin öldürülmeyi hak etmediğini, sudan basit gerekçelerle katillere kurban olduklarını görmekteyiz. POLİS VE KIŞLA MAĞDURU AİLELERİN DAYANIŞMA GEREKÇELERİ: 1-Yaşama hakkının korunmasında devletin sorumluluğunun tartışılır yanı olmaz, devletin sorumluluğunun tartışılır duruma gelmesi ise, uzun yıllar vatandaşın devletle yaşayacağı bir kavga süreci haline getirmiştir. Farklı alanlarda evlatlarını kaybeden biz acılı ailelerin ortak noktası ise devletçe mağdur edilmiş olmamızdır. Bu da biz acılı ailelerin birlikte hareket etme ve acılarımızı birleştirme kararı almamızın başlıca sebebi olmuştur. 2-Polis ve Kışla uygulamaları kapsamında meydana gelen ölüm olaylarında: Acılı aileler çok ağır ve kendilerince çözemedikleri maddi ve manevi sorunlarla karşı karşıya kalmışlardır. Dolayısıyla biricik evlatlarını kaybeden biz acılı ailelerin süreç içinde karşılaştıkları vahim sonuçlar, trajedi haline gelmiştir. Polis ve kışla uygulamaları kapsamında meydana gelen ölüm olaylarında: Acılı aileler hakkında olur olmaz davalar açılmıştır, açılan davaların çoğunda “Polis veya Kışla tutanakları” esas alınmıştır. 3-Evlatlarını kaybeden ailelerin aile birliği sarsılmaktadır. Anne, baba boşanmayı ve ayrılmayı kendilerince bunalımdan ve travmadan çıkış olarak algılamaktadır. Davalının devlet olduğu bu neviden davalarını sağlıklı bir şekilde takip edememişler, çoğu zaman işlerini de kaybetmişlerdir. Dolayısıyla davalarından feragat bile eden olmuştur. 4-Tüm bu vahim ve yaşanılan trajedileri yan yana koyduğumuzda çocuklarımızın katillerinden ve ölümünden ihmali bulunanlardan hesap sormak için, biricik evlatlarımıza dair acılarımızı birleştirmenin biz acılı ve mağdur aileleri güçlendireceğine inanıyoruz. Adalet arayışımızı hep beraber ve dayanışarak sürdürmek için bizler; Baran Tursun Vakfı ve Kışlada Şüpheli Asker Ölümleri Derneği olarak, Türkiye genelinde beraber ve dayanışarak hareket etme kararı aldığımızı kamuoyuna saygıyla DUYURUYORUZ. KIŞLADA ŞÜPHELİ ASKER ÖLÜMLERİ DERNEĞİ Oktay Can (Başkan) |
4282 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |