Taş atan çocuğu öldürene ceza yokYargıtay Ceza Genel Kurulu, taş atan kalabalığa yedi kurşun sıkarak bir kişinin ölümüne neden olan askere, “bölgenin de özellikleri” gerekçesiyle ceza verilemeyeceğine hükmetti. YARSAV Başkanı ve Yargıtay Savcısı Eminağaoğlu askerin cezalandırılmasını istemişti
Yargıtay Ceza Genel Kurulu (YCGK), tartışma yaratacak bir karara imza attı. Kurul, Siirt’te, askeri araca taş atan kalabalığa, tam otomatik silahla yedi kurşun sıkan ve bir kişinin ölümüne neden olan uzman çavuşa ceza verilemeyeceğine hükmetti. Kurul, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, “havaya ateş etmeliydi” kararına karşılık olarak “bölgenin özellikleri” gerekçesini öne sürdü. Siirt’te 2005’te içinde iki jandarma erinin de bulunduğu askeri bir jiple Jandarma Özel Harekât Tabur Komutanlığı’ndan ayrılan uzman çavuş G.Y., il merkezinde basın açıklaması yapan 150-200 kişilik bir grupla polis arasında çıkan çatışmanın ortasında kaldı. Kalabalığın bir bölümü G.Y.’nin kullandığı cipe de taş attı ve iki asker hafif yaralandı. YARSAV’lı savcı G.Y., uyarılara rağmen saldırı sürünce MP5 tipi silahını aracın yan camından çıkarıp ateşledi. Tek defada kalabalığa doğru 7 kurşun sıkan G.Y.’nin açtığı ateş sonucu Abdullah Aydan yaşamını yitirdi. Siirt Ağır Ceza Mahkemesi, açılan davada G.Y.’nin beraatine hükmetti. Temyiz üzerine karar Yargıtay’a geldi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı adına tebliğname hazırlayan YARSAV Başkanı ve Yargıtay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu, beraat kararının bozularak G.Y.’nin cezalandırılmasını istedi. Eminağaoğlu, ölen Aydan’ın saldırgan kalabalığın arasında olmadığını, yol kenarında durduğunu belirtti. Eminağaoğlu, Aydan’ın durduğu yerde bulunan bir arabanın üzerindeki üç adet kurşun deliğinin yerinin, G.Y.’nin ayaklara ya da havaya doğru değil, öldürücü biçimde ateş ettiğini kanıtladığını belirtti. Eminağaoğlu, G.Y.’ye taksirle ölüme sebebiyet vermek suçundan hapis cezası verilmesini istedi. Yargıtay 1. Ceza Dairesi tebliğnameyi yerinde bulmazken beraat kararını onadı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bu karara da itiraz etti. Yine Eminağaoğlu’nun hazırladığı dilekçede, itiraz gerekçeleri şöyle sıralandı: “Sanık, ateş etmeden önce silahı seri atış konumundan çıkartmadı. Tek seferde 7 atış yaptı. Atış kalabalıkla ilgisi olmayan araçların arkasında bekleyen kişinin ölümünden anlaşılacağı üzere paralel biçimde yapıldı. Jandarma aracı kalabalık tarafından çevrelenmiş değildir. 150-200 kişi olduğu söylenen, ancak, hakkında soruşturma açılan kişi sayısının 37 olmasından dolayı, daha az oldukları anlaşılan kalabalık, aracı çevrelemeden taşlı saldırıda bulundu. Sanık, ateş etmeden önce kalabalığa gerekli uyarıyı yapmadı. Sanık, silah kullanma yetkisini yasaya aykırı biçimde uygulamış, yasal savunma sınırlarını aşmıştır. Sanığın görev icabı, korku, heyecan ve telaşa kapılmadan silah koşullarına uyması gereklidir.” ‘Sınır aşıldı’ ama Ancak, kurul 18 Mart 2009’da aldığı kararla bu itirazı reddedip dairenin kararını onadı. Geçen hafta yazılarak taraflara tebliğ edilen gerekçeli kararda, “Kürdistan faşizme mezar olacak”, “Burası Kürdistan Türkiye değil” sloganları atan kalabalığın, askeri araca ciddi biçimde zarar verdiği, iki askerin yaralandığı, bu eyleme karşılık savunma hakkı doğan G.Y.’nin gerçekleştirdiği savunmanın, saldırı ile orantılı olmadığı belirtildi. Bu durumda, ancak, mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan dolayı sınırın aşılmasının “cezasızlık nedeni” olabileceği belirtildi. İçtihat olacak Siirt’in uzun yıllardır terör olaylarının yaşandığı Güneydoğu’da bulunduğuna dikkat çekilen kararda şöyle denildi: “Ölüme yönelik sözlerle de desteklenen fiili saldırının ağırlığı, uyarılara karşı artarak devam etmesi ile bölgenin özellikleri bütün olarak göz önüne alındığında, yasal savunmada sınırın mazur görülebilecek bir korku ve telaşla aşıldığının kabulü gereklidir.” Yerel savcılık, yerel mahkeme, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin “Ölen kişi, saldırganlar arasında değildi” tespitine rağmen kurul kararını, ölen kişinin saldırganlar arasında bulunduğu yorumuna dayandırdı. Yargıtay’ın içtihat niteliğindeki bu kararına göre, kalabalığın silah ya da bıçağa sahip olmadığı, taşlı saldırıda bulunduğu olaylarda, benzer bir korku ve telaş yaşayan güvenlik görevlisinin açtığı öldürücü ateş, ceza nedeni sayılmayacak.
|