Türk Yargı Sistemi Avrupa'da Yargılanıyor
Türk Yargı sistemi Avrupa'da yargılanıyor
Cemre Gümrükçü
Mehmet Tursun, failin polis olduğu cinayetler ile ilgili akıllara durgunluk veren savunma metinleri ilk kez Gazete 9 Eylül okuyucuları için resmi
belgelerden paylaştı. Bu bilgiler herkesi derinden etkileyecek.
BARANSAV'ın kurucu başkanı Mehmet Tursun ile Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde failin polis olduğu cinayetler ile ilgili verdiği akıllara durgunluk veren savunma metinlerini konuştuk. İlk kez Gazete 9 Eylül okuyucuları için resmi belgelerden alınarak paylaşılan bu bilgiler herkesi derinden etkileyecek.
Birleşmiş Milletler'in güvenilir bağımsız kaynak ilan ettiği Baran Tursun İnsani Yardımlaşma Vakfı'nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) yürüttüğü mücadelede son viraja girilmişken, Mehmet Tursun yürek dağlayan savunma tutanaklarını paylaştı. Öncelikle bu davada Türkiye'deki yargı sistemini yargılattıklarını dile getiren Tursun;
"Bizler karakol ölümlerini de mahkemeye taşıdık. AİHM, 'Hangi karakolda
kimler nasıl öldü?' diye Türkiye'ye sordu. Bu ilk defa bizim davada gündeme gelen bir konu. Biz davaya giderken oğlumuzun ölüme dövünerek gitmedik, biz Türkiye'de polisin öldürme gücünü, pervesızca insan öldürüp bunun cezasızlıkla sonuçlandığını ve Türkiye'deki yargı sistemini yargılatmak için AİHM'ye götürdük davamızı. Nitekim Türkiye, AİHM'de birinci savunmasını yaparken önce reddetti. AİHM'den de Baran Tursun davasını reddemesini istedi. Gerekçe olarak da 4 bin 5 yüz sayfa gibi altından çıkılamaz bir savunma yapmılmasını gösterdiler. Bu 4 bin 5 yüz sayfayla da Türkiye'deki yargı sistemini sorguladığımızı söylediler. Ama AİHM dosyamızı reddetmedi. Reddetmediği gibi Türkiye'den cevap talep etti. Sen Avrupa Birliği'ne girebilmek için sırada bekliyorsun. 'Ben kendimi düzelttim, biz de artık sizinle aynıyız, bizde polis şiddeti, devlet terörü yok' diyorsun ama bir yanda da hayatını kaybetmiş 145 kişi ve onların aileleriyle sevenleri var. Hiçbir Avrupa ülkesinde yok böyle birşey. İlk defa bizim davada Baran Tursun'un öldürülme olayı dışındaki olayları da mahkemeye dahil ettiler" dedi.
AKILLARA ZARAR SAVUNMA
Bebeklerin bile terörist gibi anlatılarak, ölümün meşrulaştırılmaya çalışıldığını anlatan Tursun akıllara zarar savunma dosyasındaki bazı detayları 9 Eylül için paylaştı. Tursun;
"Baran Tursun'un AİHM'deki davası aracılığıyla Türkiye'ye Mehmet Uytum'u sorduk. Mehmet Uytum 17 aylık bir bebek, anasının kutsal memesini emerken polisin attığı gaz fişeğinin başına isabet etmesi ile evinin balkonunda ölüyor" dedi.
Peki Adalet Bakanlığı, Mehmet Uytum için nasıl bir savunma yazmış dersiniz. İlk olarak minik Mehmet'in 17 aylık bir bebek olduğunu gizleyen bakanlığın akıllara durgunluk veren savunması şöyle; "Terör örgütü lehine yapılan ve jandarma binasının taşlandığı yasadışı gösteri ve yürüyüşte eylemcilerin bulunduğu sokak üzerinde ikamet eden vatandaş, kafasına aldığı darbe sonucu ölmüştür." Konu ile ilgili görüş bildiren Mehmet Tursun şöyle konuştu; "Türkiye, dava sonucu adli tıp, otopsi raporları ile kafasına aldığı darbenin, polisin silahından ateşlenen bir gaz kapsülü olduğunu ve bu bebeğin henüz 17 aylık olduğunu gizliyor."
ÇOCUKLARDA TERÖR EYLEMİND
Sadece Mehmet Uytum değil dosyada bulunan pek çok farklı isimden bahseden Mehmet Tursun, henüz ilkokula giden önlüklü çocukların dahi terör olaylarına dahil edildiğini anlattı. Tursun; "Enes Ata'yı da sorduk. Enes Ata'nın öldürülme olayı çok vahimdir. Dikkat ederseniz bizim Adalet Bakanlığı'na sorduğumuz ölümlerin içerisinde kimsenin siyasi kimliği yok, kimse devlete karşı suç işlemiş değil. Hoş öyle dahi olsa bu ölümleri meşrulaştırmaz ancak savunduğumuz kişiler masum insanlar. Enes Ata, 8 yaşındaki bir çocuk. Diyarbakır'da ilköğretim okulundan evine gelirken polisin silahı ile ölüyor. Türkiye, Enes Ata'nın da yaşını mahkemede gizledi. Yaşı gizleyip ölümler için terörü sebep gösterdiklerinde cinayeti haklılaştırdıklarını düşünüyorlar. Enes için verilen savunmada 'Diyarbakır ilinde meydana gelen toplumsal olaylar esnasında yaralı olarak hastaneye kaldırılan şahıs hayatını kaybetmiştir' deniyor" şeklinde konuştu. 'Hayatını kaybetmiştir' cümlesini yineleyen Tursun; "Ama daha 8 yaşında, ilkokul önlüğü var üzerinde. Bunu nasıl gizlersiniz" dedi.
KARA TABLO: KARAKOLLAR
AİHM aracılığıyla Adalet Bakanlığı'na yöneltilen sorular içerisinde sadece bebek ve çocuklar değil Türkiye'nin acı gerçeği olan karakol ölümleri de yer alıyor. Karakol ölümlerinden ve vakfın bu konudaki kazanımlarından bahseden Tursun; "Zonguldak polis karakolunda öldürülen Metin Yüksel, canlı girdiği karakoldan cansız çıkıyor. Bunu AİHM'e bildirdik. Türkiye, Metin Yüksel için; 'Gasp suçunun şüphelisi olarak polis merkezine getirilen şahıs kafasını duvara vurmak suretiyle kendisini öldürmüştür' şeklinde bir savunma yaptı.
İşte amacımız zaten buydu. Kalkıp birşeyler söyleyin diyorduk, parlamentoya gittik, başbakanlığa gittik, bakanlıklara gittik... 'Yahu çok vahim olaylar var tam yirmisekiz karakolda ölümler gerçekleşti. Yirmisekiz karakolun tamamında bütün güvenlik kameraları işlevsiz hale getirilmiştir. Bunlar ülkemizin itibarını beş paralık eden olaylardır. Ülkemize yakışmıyor böyle şeyler' dedik. Dosyaların 'GİZLİ' olduğu gerekçesiyle bize cevap vermediler ama burada cevap verdiler. Bir tane daha karakol ölümünden bahsedeyim. Resul İlçin, Şırnak İdil Polis Karakolu'nda ölü bulunuyor. Resul İlçin'in kafatası kırık, kaburgaları kırık, ayak bileği kırık, elmacık kemikleri, yüzünün diğer kemikleri de kırık. Bizde AİHM aracılığı ile sorduk 'Resul İlçin canlı girdi, cansız çıktı. Neden?' Türkiye bu olay için yaptığı savunmada ise şunu söyledi; 'Aracında bir silah bulunduğundan gözaltına alınan şahıs, karakolun girişinde kendiliğinden yere düşmüş ve ölmüştür.' Bu kadar.
İki sefer üzülüyoruz böyle bir durumda. Önce ülkemize yaraşır bir savunma yapılması varsa suçluların yargılanması ve cezalandırılması gerek. Türkiye hakkaniyete uygun bir savunma yapmadığı için hem ülkemizi küçük düşürüyor hemde ölen kişilerin anısına büyük bir hakaret etmiş oluyor" şeklinde konuştu.
2013 KAZANIMI
Türkiye için her ne kadar iyileştiğini söyleyemesekte tedavi için gereken bir kaç adımın atıldığına kanaat getiren Tursun; "2013 yılında Türkiye polis karakollarında hiç ölüm gerçekleşmedi. Bu bizim için büyük bir kazanım. Önce böyle değildi her yıl onar kişi polis karakollarında hayatını kaybediyordu. Ne oldu şimdi? Polis karakollarında kimse ölmüyor diye birisi gidip polise dava açtı mı? Hem polisler ve emniyet teşkilatı için hem İçişleri Bakanlığı ve ülkemiz için çok çok iyi oldu. Bu çalışmalar bakanlığı da sıkıştırdığı için, İçişleri Bakanlığı, Eylül ayında bir genelge yayınladı ve karakollarda 'her bir santimetrenin görüleceği biçimde kamera yerleştirilmesi'ne karar verildi. Yirmisekiz karakolun tamamında bütün kameraları işlevsiz hale getirdin kimse ses etmedi ama biz dünyayı ayağa kaldırdık. Dedik ki; 'Bütün bu karakollarda kameraların işlevsiz olması ahlaki değil. Bununla birlikte yayınlanan genelge sayesinde de karakol ölümleri 2013 yılı için gerçekleşmedi. Amacımıza ulaştık şimdi PVSK da değişirse görevimizi yerine getirmenin mutluluğuyla rahat uyku uyuyabileceğiz. Bu sefer vahim şiddet olayları ile sevdiklerini kaybederek travma geçiren ailelerin iyileşmesi için çalışma başlatabileceğiz"
TEK ÇARE AİHM
Avrupa'nın davasıyla bu kadar yakından ilgilenmesine karşın Türkiye'de bu durumu düzeltememiş olmanın kendisine ne hissettirdiğini sorduğumuz Tursun; "Bizi kahreden konulardan biri de buydu. Asla ve asla kendi ülkemizi Avrupa mahkemelerinde yargılatmak istemezdik. Neyimiz varsa kendi sınırlarımız içerisinde, doğru yargılama ile yapılmasını tercih ederdik. Biz bunu yaparken hassasiyetleri de göz önüne almaya çalıştık. Asla ve asla bütün emniyet teşkilatını suçlamadık ve kendimize düşman bilmedik. Hep söyledik başımız sıkıştığı zaman başvuracağımız ilk kurum yine polis teşkilatıdır. 300-400 bin kişilik koca teşkilatın tamamını asla suçlayamayız. Onlara kan vereceğim ve onlardan kan alacağım, o ayrı... Ama suçsuz ve günahsız çocuğumuzun canına kıyan katil ayrı. Ülkemizde de mahkemelerde bunu anlattık. Türkiye'de adil bir yargılama olmayınca tek çare AİHM'ydi" dedi.
Haber: Cemre GÜMRÜKÇÜ
Fotoğraf: Aydın ÇETİNKAYA
Yorumlar -
Yorum Yaz