Evlerinin önünde çıkan tartışmayı izlediği sırada polisin sıktığı kurşunlardan birinin omurgasına saplanması sonucunda yüzde 95 oranında sakat kalan Selami Atalay, mağdur olmasına rağmen yargılanarak hapis cezası alırken, onu vuran polis ve sorumlular ise İZMİR - Selami Atalay'ın hayatı 2003 yılında İzmir'in Çiğli İlçesi'nde bulunan evlerinin önündeki okulun bahçesinde çıkan tartışmayı izlediği sırada, polisin sıktığı kurşunlardan birinin sırtına gelmesiyle alt üst oldu. Atalay'ın sırtına isabet eden polis mermisinin omuriliğine saplanması ve orada 10 ay kalması nedeniyle oluşan omurilik zedelenmesi sonucunda felç geçirerek, yüzde 95 sakat kaldı. Atalay, ömür boyu tekerlekli sandalyeye bağlı yaşamak zorunda. Atalay ile birlikte Turgay Kıltepe isimli bir yurttaş da polisin sıktığı üç kurşunla yaralandı. Atalay, bu süre zarfında hem fiziki hem de psikolojik tedavi gördü, içine düştüğü durumu yıllarca kabullenemedi. Bu süreçte Atalay'ı vuran polisler ise, failleri oldukları olayın soruşturmasını yürüttü. Atalay, kendisini vuran polisi teşhis etmesine rağmen gözaltına alınmadılar. Savcılık olayla ilgili iddianame de hazırladı. Atalay, kendisini kurşun sıkan polislere "direndiği" iddiasıyla hakkında dava açıldı. Yerel mahkeme, Atalay'ın vurulması davasında sanık olarak yargılanan polisler hakkında beraat kararı verirken, polis kurşunuyla vurulan Atalay ve Kıltepe'ye ise, " görevli polis memuruna görevini yaptırmamak için direndikleri" iddiasıyla 6 ay 20'şer gün hapis cezası verdi. Atalay, Yargıtay'ın dava dosyasında yerel mahkemenin verdiği kararı 2010 yılında onaması ardından iç hukuk yolları tükenen dosyayı, avukatı aracılığıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AHİM) taşıdı. Davalı Türkiye Cumhuriyeti Devleti, geçtiğimiz Haziran ayında AHİM aracılığıyla mağdur Selami Atalay'a dostane çözüm kapsamında 65 bin Euro tazminat önerdi. Ancak Atalay, tazminatı kabul etmedi. 'Polis insanları uyarmadan hedef gözeterek ateş etti' Selami Atalay, kendisini ateş polislere karşı 9 yıldır sürdürdüğü hukuk mücadelesi, yaşadıklarını ve tazminatı niçin reddettiğini anlattı. Polis 2003 yılında evlerinin yakınında bulunan okulun bahçesinde futbol oynanmasından dolayı tartışma çıktığını, bunun üzerine olayı merak ederek tartışmanın yaşandığı yere gittiğini hatırlatan Atalay, olay yerine gelen polislerin evlerin önünde toplanan yurttaşlara hakaret ve küfür etmesi nedeniyle tartışma çıktığını, çıkan tartışmanın büyümesi üzerine polisin havaya ateş ettiğini söyledi. Çıkan olay nedeniyle çok sayıda polisin gelerek evlerinin önünde toplanan yurttaşları ve tartışmayı izleyenleri uyarmadan, hedef gözeterek ateş ettiğini ifade eden Atalay, polislerle tartışan kalabalığı izlediği sırada polisin sıktığı kurşunlardan birinin sırtına saplandığını ve bunun sonucunda ağır yaralanarak hastaneye kaldırıldığını anımsattı. Bu sırada kendisinin öldüğünü düşünen yakınları ve çevredeki yurttaşların olay yerine gelerek, polis karakoluna doğru yürüyüşe geçtiğini, kalabalığa silah sıkan polisleri protesto ettiğini belirten Atalay, karakol önünde çıkan tartışmadan dolayı yaralanan iki yeğeni ve onları hastaneye götüren bir komşusunun tutuklandığını kaydetti. 'Ne zaman bir polis görsem hırçınlaşıp sinirleniyorum' Polisin sıktığı kurşunun omuriliğe saplandığını ve sırtındaki bu kurşunlu 10 ay boyunca hastanede tedavi gördüğünü söyleyen Atalay, "Omuriliğime saplanan kurşunla birlikte 10 ay boyunca hastanede acı çektim. Ayaklarımı kullanamayacağını öğrenince dünyam yıkıldı, psikolojim bozuldu konuşamadım. 10 ay boyunca tavana bakarak adeta ruh gibi yaşadım" dedi. Yaralandığı dönemde hiç bir sosyal güvencesi olmadığı için hastane masraflarının ailesi tarafından karşılandığını belirten Atalay, "Yüzde 95 oranında sakat kalarak tekerli sandalyeye bağlı yaşadığım için tek başıma ihtiyaçlarımı karşılayamıyorum. Annem üzüntüsünden kalp krizi geçirdi, benim iyileşmem için altınlarını sattı. Babamda tedavi olduğum süre boyunca beni sırtında taşıdı, kazandığı bütün parasını benim tedavi masraflarıma harcadı" dedi. Uzun süre sakat kaldığını kabullenemediğini, psikolojisinin bozulduğunu söyleyen Atalay, "Nerede bir polis görsem hırçınlaşıp sinirleniyorum. Onlardan kurşun yediğim için kardeş gözüyle bakmıyorum. Çünkü beni sebepsiz yere vurmalarını kabullenemiyorum" diye kaydetti. Kaldıkları şehrin günlük yaşamında birçok engelle karşılaştığını, birçok insanın yararlandığı imkânlardan yararlanamamasının kendisini çok üzdüğünü ifade eden Atalay, "Kaldırımlar yayalar için uygun değil, olanlar ise arabalar ve esnaflar tarafından işgal edildiği için caddenin ortasında yürümek zorunda kalıyorum. Dışarıya çıktığım her anda bir arabanın altında kalma tehlikesiyle karşı karşıyayım. Psikolojim bozuluyor" dedi. Polis kurşunuyla felç oldu polise 'direndiği' iddiasıyla ceza aldı! Sırtından çıkarılan kurşunun balistik incelemesi için adli tıp kurumuna gönderildiğini ifade eden Atalay, "Hazırlanan raporda sırtından çıkan kurşunun çizildiği için hangi silaha ait olacağını belirlenemeyeceği ileri sürüldü. Olaydan sonra bazı polisler beni ziyaret ederek 'biz bu polisi sorguladık söz veriyoruz gerekeni yapacağız' dediler, ancak verdikleri sözü tutmadılar. Beni vuran polislerden davacı oldum ve beni vuran polisi mahkemede teşhis ettim. Ardından şahitler ve ailem de teşhis etti. Kimliği belirsiz kişiler evdeki telefonu arayıp polislerden şikâyetçi olmamam için 'Bu olayı kapatın, bu olayın üstüne düşmeyin suçlusu sizsiniz' denilerek tehdit edildim. Polis kurşunuyla yaralanan Turgay Kıltepe aynı şekilde tehdit edildi ve korktuğu için 2 yıl mahkemeye gelmedi. Polisin sıktığı kurşundan dolayı sakat kalarak öbür boyu tekerlekli sandalyeye mahkûm kaldım. Bu mağduriyeti davaya bakan hakim ve savcılar bilmesine rağmen, beni vuran polise hiç bir ceza vermeden beraat ettirdi. Bunun üstüne de 6 ay 20 gün hapis cezası aldım. Ardından dava dosyası Yargıtay'a gitti ancak mahkemenin bu kararı Yargıtay tarafından onaylandı. Adalet arayışım yerine bulmadığı için davayı 2010 yılında AHİM'e taşıdım" diye anımsattı. 'Beni bu hale getiren polislerin tekrar yargılanmasını istiyorum' Davalı Türkiye Cumhuriyeti devletinin geçtiğimiz Haziran ayında AHİM aracılığıyla önerdiği dostane çözüm için kendisine 65 bin Euro tazminat ve 3 bin Euro da mahkeme masrafını ödemeyi teklif ettiğini hatırlatan Atalay, "Avukatım bana Türkiye'nin tazminat için 65 bin Euro teklif ettiğini söyleyince önce şaşırdım ve o anda bunu reddettim. Çünkü 24 yaşında sakat kaldım ve devlet bana sahip çıkmadı, mağduriyetimi görmedi. Yaklaşık 10 yıldır tekerlekli sandalyeye mahkûm yaşıyorum ve bu ömür boyunca da devam edecek. Bundan dolayı maddi ve manevi kaybım parayla kıyaslanmayacak kadar büyük. Bu para benim 10 yılda yaşadığım ve maddi manevi kaybımı karşılamaz. Ayrıca, adaletin yerini bulması için dava dosyasının tekrar açılıp beni vuran ve cezasız kalan polislerin tekrar yargılanıp, bir gün bile olsa hak ettiklerini cezayı almalarını istiyorum. Bir insanın polis kurşunuyla benim gibi tekerli sandalyeye mahkûm kalmaması için bu polislerin cezasız kalmaması ve devletin bunları korumaması lazım. Adalet yerini bulsun diye hakkımızı sonuna kadar aramalıyız" diye belirtti. |