• https://www.facebook.com/barantursun.v?ref=bookmarks
  • https://twitter.com/BaranTursunVakf
BARAN TURSUN VAKFI
VİDEOLAR
Site Haritası
Polis dosyası

122-Merve Erçetin Erzurum



Erzurum Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nde görevli polis memuru Ekrem Özdemir yolda kız arkadaşı Merve Erçetin'i Mustafa Gökçe'yle yürürken gördü. Bunun üzerine yanlarına giderek Erçetin'e diz çöktürerek tabancasıyla ensesine ateş ederek genç kızı öldürdü.

121-Hasan Latif Kaplan-İstanbul


121-Hasan Latif Kaplan:20.09.2012 günü İstanbul Bağcılar'da eşine şiddeten gözaltına alınan 35 yaşındaki Hasan Latif Kaplan, götürüldüğü Bağcılar Asayiş böro amirliğinde, avukat görşme odasında asılı bulunudu. Baba Mustafa Kaplan:"Oğlum intihar etmedi, karakolun içinde öldürüldü" dedi 

D U Y U R U

Sabire Yaman / İstanbul

Erol Postacı /İstanbul

Baran Tursun / İzmir
İ.Halil Çoban / Ş.Urfa

Murat Konuş / İstanbul

Mehmet Uytum / Cizre

Şerzan Kurt / Muğla
Ceylan Önkol / Lice

Serkan Cedik / Bursa

Adnan Karakaş / Adana

Ahmet Sargın / Sakarya

Yahya Mnekşe / Şırnak

Özge Keyikçi / Kütahya

Uğur Kaymaz / K.Tepe

Aydın Erdem / D.Bakır

Enes Ata / D.Bakır

Çağdaş Gemik / Antalya

BARAN TURSUN DOSYASI

MAKALELER



 


  

 

 

 

Baran Tursun Adalet Akademisi

BARAN TURSUN ADALET AKADEMİSİ ---  

Uluslararası insan hakları çerçevesine uyumlu faaliyet gösterecek Baran Tursun Adalete Erişim Akademisi, bundan sonra da Avrupa Birliği fonlarıyla finanse edilecektir.

http://www.baransav.com/?pnum=703&pt=Stratejik+Plan+belirleme+%C3%A7al%C4%B1%C5%9Ftay%C4%B1


 

112 Er Selman Pınar-Batman


Er Selman Pınar 29.04.2012 günü Batman'da polis tarafından gözaltına alındıktan sonra ölü bulundu

111-Hacı Zengin İstanbul


Polis cinayeti no: 111, kurban: Hacı Zengin, Yer:İstanbul ///// İstanbul’da, polisin attığı biber gazı kapsüllerinin kafasına isabet etmesi sonucu kaldırıldığı Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hayatını kaybetti.

110-Kamile Özbek- Adana


Adana'da, 14 Eylül 2011'de Kamile Özbek'in, evinden ayrıldıktan sonra bir daha dönmediğini ve kendisinden haber alamadıklarını söyleyen kızı, polise başvurdu.

Yapılan araştırmada Kamile Özbek’i öldürenin Fatih Yurdakonar adında görevli polis memuru olduğu ortaya çıktı. Kadının evinin tapusunu üstüne geçiren, bankadaki paralarını da alan 19 yıllık polis Fatih Yurdakonar tutuklandı

109 Ayşe Al D.Bakır


15 Şubat günü merkez Bağlar İlçesi E Tipi Cezaevi üst köşesinde polis panzerinden sıkılan tazyikli su ile yere düşüp başını kaldırıma çarpan ve beyin kanaması geçiren 75 yaşındaki Ayşe Al, yaşamını yitirdi. 15 Şubat'tan bu yana Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde tedavi gören Al'ın sabah saatlerinde yaşamını yitirdiği öğrenildi.

108.Mahir Zorbey Aydın


Mahir Zorbey, 04.03.2012 günü, Aydın'da polis tarafından öldürüldü. Cinayete tepki gösteren Zorbey'in dedesi İbrahim Demirkaya, "Torunum, bilerek kasıtlı olarak vurulmuştur. Eğer polis düştüğünde tabanca ateşlenmişse, kurşun yere yakın seyrederdi. Nasıl olur da, kurşun 1 metre 75 santimetre sekip başına isabet eder. Hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi.    Devamı oku..

107-Perihan Aktaş Manisa


Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde oturan 53 yaşındaki Perihan Aktaş, evinin önünde polis tarafından öldürüldü. Aktaşı öldüren polis teslim oldu 

105-Ali Sapan ANKARA

ANKARA / 10.11.2011: Altındağ’da görevli polis memuru Veli Akpan, önce evinde eşi Yasemin Akman'ı ve kayınvalidesi Hacer Ağlayan'ı, daha sonra görev yaptığı birimdeki amiri Ali Sapan'ı tabancayla vurdu. Polis memurunun eşi ve amiri hayatını kaybederken, kayınvalidesi yaralı olarak hastaneye kaldırıldı

104-Yasemin Akpan ANK.

ANKARA / 10.11.2011: Altındağ’da görevli polis memuru Veli Akpan, önce evinde eşi Yasemin Akpan'ı ve kayınvalidesi Hacer Ağlayan'ı, daha sonra görev yaptığı birimdeki amiri Ali Sapan'ı tabancayla vurdu. Polis memurunun eşi ve amiri hayatını kaybederken, kayınvalidesi yaralı olarak hastaneye kaldırıldı

103-Yeşim Çelik -İstanbul


Yeşim Çelik: Polisin 103. Kurbanı. KÜTAHYA Dumlupınar Üniversitesi öğrencisi Yeşim Çelik (23) 20 Şubat 2011’de yeni tanıştığı İstanbul Bağcılar’da görevli polis Salih Kaya tarafından vurularak öldürüldü. Polise göre Yeşim intihar etmişti, ama yapılan incelemede polis tarafından öldürüldüğü kesinleşti

90-Çağdaş Gemik Dosyası


17 yaşında ki Çağdaş Gemik, Antalya’da bir arkadaşıyla bisikletiyle gezerlerken, gündüz vakti polisin dur ihtrına uymaığı gerekçesiyle açılan ateş sonucu hayatını kaybetti. 
95-H.İbrahim Oruç D.bakır


Halil İbrahim Oruç: polisin silahından çıkan kurşunla ölen; silahın polis, failinin ise belirlenemeyen  polisin sorumlu olduğu 95. Ölüm olayıdır.  Halil İbrahim Oruç, polisin silahından çıkan kurşunla hayatını kaybetti. 
96-Kazım Şeker D.Bakır


KAZIM ŞEKER: Bismil'de polis kurşunu ile öldürülen lise öğrencisi Halil İbrahim Oruç'un katillerinin bulunması talebiyle bir yürüyüş yapıldı. Polis yapılan yürüyüşe orantısız güç kullanarak saldırıya başladı.  Atılan gaz bombalarından etkilenen Kazım Şeker (60) isimli yurttaş yaşamını yitirdi.

 

100.M.Şirin Çiftçi D.Bakır


 M.Şirin Çiftçi: 2007 yılı PVSK’dan sonra failin polis olduğu 100. Ölüm olayı; Diyarbakır'ın merkez Sur İlçesi Cemal Yılmaz Mahallesi'nde, polisler, Mehmet Şirin Çiftçi (20) adlı yurttaşı kapısının önünde ateş ederek öldürdü. Dosya oku..

 

98.Metin Lokumcu / Hopa


Metin Lokumcu: Bu olay PVSK’dan sonra ki polisin sorumlu olduğu 98. Ölüm alayıdır. Metin Lokumcu polislerin vurduğu sert darbeler sonucu hayatını kaybettiği söylendi. Devamı oku..

99.Doğan Teyboğa Silopi


Doğan Teyboğa: 2007  yılında yürürlüğe giren PVSK’dan sonra polisin sorumlu olduğu 99. Ölüm olayı; Şırnak’ın Silopi İlçesi'ndeki gösteriye müdahale eden polisin kullandığı gaz bombası Doğan Teyboğa'nın ölümüne neden oldu. Devamı oku..

 

92-Volkan Polat / İstanbul


VOLKAN POLAT: 6 Nisan 2006 günü Polat, arabası ile gitmekteyken, Sivil araçla Polat’ı kovalayan polisler arkadan ateş ederek aracın lastiklerini patlatmış, ardından yanına geldikleri Polat’ı göğsünden vurarak öldürmüşlerdi.
97-Enver Turan / Hakkari


Enver Turan:15 yaşında ki Enver Turan kolluğun orantısız güç kullanması sonucu hayatını kaybetti.  23 Şubat 2010'da Hakkâri’de çıkan olaylarda, bir uzman çavuşun açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden Enver Turan’ın (15)  davası Hakkari’den Yozgat’a alındı.  
94-Tuba Korkmaz / Tunceli


TUBA KORKMAZ TUNCELİ’de polis memuru nişanlısının tabancasıyla intihar ettiği söylenen üniversite öğrencisi 21 yaşındaki Tuğba Korkmaz’ın yapılan otopsisinde intihar etmediği ve cinayete kurban gittiği yönünde deliller elde edildi.  

 

91-Çiğdem Şahin / İzmir

 


ÇİĞDEM ŞAHİN: Gaziantep'ten İzmir'e geldi ve İzmir'de çevik Kuvvet'te görevli polis Anıl .K.G. ile görüştü, daha sonra görüştüğü polisin silahıyla şakağından vurulmuş halde bulundu. 

89-Özge Keyikçi / Kütahya


ÖZGE KEYİKÇİ: 17 Ekim 2009 günü,  Kütahya'nın Çavdarhisar ilçesinde bir köy düğününde polis memurunun tabancasının ateş alması sonucu Özge Keyikçi hayatını kaybetti. 

88-Sabir Yaman / İstanbul


SABİRE YAMAN: 27.07.2010 Günü, Bakırköy İstanbul Caddesi’ndeki Tacirler Menkul Değerler A.Ş.’yi silahıyla basan E.polis memuru Vedat Gemalmaz, zarar ettiğini öne sürerek sorumlu tuttuğu şube müdürü 49 yaşındaki Erol Postacı ve 29 yaşındaki Sebire Yaman’a kurşun yağdırdı.

87-Erol Postacı / İstanbul


Erol Postacı, 27.07.2010 Günü, Bakırköy İstanbul Caddesi’ndeki Tacirler Menkul Değerler A.Ş.’yi önceki gün silahıyla basan E. polis memuru Vedat Gemalmaz, zarar ettiğini öne sürerek sorumlu tuttuğu şube müdürü 49 yaşındaki Erol Postacı ve 29 yaşındaki Sebire Yaman’a kurşun yağdırdı.

85-Hüseyin Turgut Yalova


HÜSEYİN TURGUT: Yalova’da Fatih Caddesi’nde park yeri nedeniyle çıkan tartışmada Hüseyin Turgut, polis memuru Gökmen Erkmen'in silahından çıkan kurşunla hayatını kaybetti.  

 

84-Mustafa Uslu Tokat-Turhal

 


MUSTAFA USLU: Alkollü olduğu ileri sürülen Mustafa Uslu, Turhal’da otomobiliyle giderken trafik kontrolü yapan polisler ‘Dur’ ihtarında bulundu. ‘Dur’ ihtarına uymadığı belirtilen Uslu polisin arkadan açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti.

 

83-Er.Cemal Yalın Antalya


CEMAL YALIN: 5 Ağustos 2010 günü, PKK'nın şehit ettiği bildirilen askerin, polis kurşunuyla vurulduğu ortaya çıktı. Antalya'lı Er Cemal Yalın, polis merkezine doğru yürüken polisler tarafından öldürüldü.  

81-Fatih Cem İnci /İstanbul


FATİH CEM İNCİ: Bahçelievler'de bir arkadaşıyla birlikte yürüyen 23 yaşındaki Fatih Cem İnci kaldırımda çarptığı kutu nedeniyle üzeri kirlenince, "Böyle pisliklerle hep ben mi karşılaşırım" diye söylendi. Bu sözlerin kendisine söylendiğini sanan polis memuru Mustafa Atasoy (27) silahını çıkratıp, Fatih Cem İnci'yi kurşun yağmuruna tutarak öldürdü.

82-Gökhan Ergün Bursa-Nilüfer


Gökhan Ergün: Bursa'nın Nilüfer ilçesinde Cengiz Koç`a ait bir apartman dairesine, yangın merdiveninden giren 2 kişiye polis uyarı ateşi açtı. açılan ateşle Gökhan Ergün(24) hayatını kaybetti.

 

79-Feyzullah Ete İstanbul

FEYZULLAH ETE
: 22.Kasım.2007 tarihinde, Avcılar'da bir parkta otururken polis memuru Ali Mutlu tarafından göğsüne bir tekme vuruldu, göğsüne aldığı bu tekme sonucu hayatını kaybetti.
78- Alaettin Karadağ İstanbul


ALAETTİN KARADAĞ :Dur ihtarına uymadığı için on kurşunla öldürüldü. Kardeşi Abdullah Karadağ:"Dur ihtarı Sonucu Ölüm on kurşunla nasıl olur, cinayeti meşrulaştırmak için bunu uydurdular" dedi. 

80-İbrahim Özkaymaz Gaziantep


İBRAHİM ÖZKAYMAK: 28.08.2009 günü polis memurunun "uyarı ateşi" ateşi sonucu göğsüne isabet eden mermi sonucu hayatnı kaybetti. İbrahim Özkaymak, 2007 yılında yürülüğe giren PVSK'dan sonra polisn sorumlu olduğu 80. ölüm olayıdır.



NORVEÇ HELSİNKİ KOMİTESİ
STRATEJİK BELGELER/RAPORLAR

Prof.Dr. Şükrü Hatun- Savaş ve Çocuklar

Çocuk ve Savaş  

“Artık havalar iyice soğudu. Kuş sesleri duyulmaz oldu. Şimdi yalnızca, anasını ya da babasını, kardeşini yitiren çocukların ağlamaları duyulabiliyor.

Bizler, bir ülkesi ve umudu olmayan çocuklarız.-Dunja, 14”

 

Bu sözler Eski Yugoslavya’da savaşı yaşamış, son on - onbeş yılda savaş yüzünden yaşamını, sağlığını, anne / babasını ve umudunu yitirmiş milyonlarca çocuktan birine ait. Çocuklar savaşın ve şiddetin en masum kurbanlarından biridir ve her dönemde savaştan etkilenmişlerdir. Bu derlemenin amacı, savaşın çocuk sağlığı üzerine olan etkilerini ortaya koymak ve sağlığın savaş ve barış arasında bir köprü olması  olgusu üzerinden çocukların savaştan korunması için geliştirilecek yanıtları tartışmaktır.

Tanımlar

Tıp literatüründe savaş yerine çatışma sözcüğünün tercih edildiği gözlenmektedir. Yine Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) çalışmalarında savaş/çatışma olgusu, karmaşık olağan dışı durumlar başlığı altında incelenmektedir (Galli G.;1997) Buna göre, karmaşık olağan dışı durumlar, neden olan olgunun ve yardımların ağırlıklı olarak politik etmenlere bağlı olduğu durumlardır. Karmaşık olağan dışı durumların başlıca özelliklerinden biri, genel bir şiddeti içermesidir ve bu şiddetin, insanlara, çevreye, alt yapıya ve mülkiyete yönelik olabilmesidir(TTB).

Çatışmalar çeşitli sınıflamalara ayrılarak çatışmanın doğasına ilişkin çıkarımlar yapmak olasıdır. Çatışmanın tanımı; ‘barışçı hedefler veya güç kullanımı dahil, farklı gruplar tarafından üzerinde uyuşulamayan amaçların peşine düşülmesi’ olarak yapılmaktadır. “Silahlı çatışma” daha dar bir çerçevede, tarafların güç kullanımına başvurdukları çatışmadır. “Savaş” genel anlamda daha kesin bir ifade olup,  çarpışmalarla devam eden, merkezi olarak organize olmuş savaşçıları ve muharebeleri içeren, güç ve toprak ile ilgili açık silahlı çatışmadır. Bu tanım daha doğru bir tanım olmasına rağmen, çağdaş dünyada şiddet gerçeğini yansıtmada daha sınırlı kalabilmektedir (Galli G.;1997) (Large J. 1997)

Günümüzdeki Savaşın Özellikleri

1.       Savaşan devletlerin sayısı artmıştır. 1945 yılından 1992’ye kadar savaşan devletlerin sayısı yaygın olarak artmıştır. En  belirgin artış soğuk savaşın sonundan sonra ortaya çıkmıştır. 1990-92 arasında 49 savaş olmuştur (WHO-Discussion draft). Savaşın sayısal artışının nedenlerinden biri olarak küreselleşme gösterilmektedir. Küreselleşmenin etkisiyle devletin rolü yeniden tanımlanması, sanayileşmiş ülkelerdeki refah sisteminin krizi nedeniyle hassas gruplar arasında şiddet çatışmalarının artmasına yol açmıştır (WHO-Discussion draft).

2.       Savaştan etkilenen insan sayısı artmıştır. Soğuk savaş sonrası dönemde, uluslararasında ve içinde değişik gerilimlerin oluştuğu görülmüştür. Bu gerilimler, hızlı ekonomik değişimler, politik belirsizlikler ve dünyanın birçok bölgesindeki şiddetli çatışmalarla etkileşim içindedir. Endonezya, Balkanlar ve Kafkaslar medyada yer almış bazı örneklerdir. BM insani ilişkiler ofisinin (UN Office for the Coordination of Humanitarian Affairs=OCHA) Mayıs 1999’daki verilerine göre ise, 1.8 milyar kişi bu gerilimlerden etkilenmektedir(WHO-Discussion draft).

3.       Savaşlar daha çok üçüncü dünya ülkelerinde olmaktadır. 2. Dünya savaşının sonundan beri olan 181 savaşın 170’i (%94) üçüncü dünya ülkelerinde olmuştur. (WHO-Discussion draft).

4.       Ölümler daha çok sivillerde olmaktadır. 18 ve 19. yüzyıldaki savaşlarla 20 yüzyılın başındaki savaşlarda kayıpların ancak yarısı sivillerden oluşmaktaydı. Oysa bu yüzyılda bu oran gittikçe artmaktadır.  2. Dünya savaşında sivil ölümler toplam ölümlerin üçte ikisini oluştururken 1980’lerin sonunda sivil kayıpların toplam kayıplara oranı neredeyse %90’na çıkmıştır. Bu durumun nedenlerinden biri, teknoloji ile ilgilidir. Havadan bombardıman potansiyel savaş alanını bir ülkenin bütün topraklarını kapsayacak şekilde genişletmiştir. 2. Dünya savaşında Coventry ve Dressden’in bombalanması ayrım gözetmeyen saldırıların büyük ölçüde yaygınlaşmasına neden olmuştur. Hiroşima ve Nagasaki’ye  atılan atom bombaları başka bir örnektir. Aynı yol 2,5 milyon insanın öldüğü tahmin edilen Vietnam savaşında da izlenmiştir. Savaşlardaki sivil kayıpların artmasına yol açan bir başka neden, günümüzdeki savaşların çoğunun iç savaş olarak patlak vermesidir. Burada askeri kesimle silahlanmış sivil kesimlerin kendi aralarındaki çatışmalar ön plana çıkmaktadır. Ayrıca köyler ve kent varoşlarının sokakları dahil her yer savaş alanı olabilmektedir. (UNİCEF) Siviller, silahlı şiddetin dolaylı hedefleri olmaktan çıkıp şiddetin kasıtlı hedefleri haline gelmişlerdir.

Savaşın etkileri

Geçtiğimiz  yüzyılda  tüm dünyada silahlı çatışmalar ve insan hakları ihlalleri   bir epidemi halini alarak sağlığı ve insanlığı tehdit etmeye devam etmiştir. 20. yüzyılda 100 milyondan fazla kişi etkilenmiş, özellikle siviller savaşın ve iç çatışmaların mağduru olmuşlardır. Günümüzde savaş nedenli ölümlerin % 90’dan fazlası sivillerde olmaktadır. Şiddet, politik cinayetler, sistematik olarak düzinelerce ülkede uygulanmaktadır. 100 milyondan fazla mayın, insan yaşamını tehdit etmektedir. 1995 verilerine göre dünyada her 200 kişiden biri politik baskı veya savaş sonucu yer değiştirmiştir. (Iocapino V-1999) Savaşta ölen her bir savaşçıya karşılık bir sivil doğrudan nedenlerle ölürken 14-15 sivil de yiyecek, su ve  yaşam için gerekli diğer gereksinimlerini karşılayamadıkları ya da salgınlar nedeniyle yaşamının yitirmekte ve bunun daha fazlası da fiziksel ve psikolojik olarak yaralanmaktadır (Yusuf S. -1998).

Savaş en çok çocukları vurmaktadır.

1. Çocuklar savaşta daha çok ölüyor.

Savaşta ölümler ve çekilen sıkıntılar, en duyarlı grup olan 5 yaş altı çocukları etkilemektedir. 1996 yılında, 31 çatışma olan ülkenin 24’ünde beş yaş altı mortalite hızı % 5 ve daha fazladır. Çatışmalar sırasında, çocuk ölümlerinin % 5’i direkt travma nedeni ile % 95’i açlık ve hastalık nedeniyle olmuştur Geçtiğimiz son 10 yılda, 2 milyondan fazla çocuk savaş bölgesinde ölmüştür(Southall D.;1998:1549-50).   (Plunkett M.C.;1998:72-7).

2. Çocuklar savaşta yaralanıyor, fiziksel, psikolojik ve cinsel travmaya uğruyorlar.

Geçtiğimiz  son on yılda, 4 milyondan fazla çocuk kalıcı olarak sakatlanmıştır. Savaş sırasında ve sonrasında görülen yaralanmaların ve sakatlıkların en önemli nedeni mayınlardır. Dünyada 70’ten fazla ülkede 60 milyondan fazla mayın vardır. Mayın  sonucu yaralanan ve ölen sayısı tam olarak bilinmese de toplam nüfusun ne kadarının mayın nedeniyle ampute olduğu saptanmıştır. Buna göre Kamboçya’da 1/236, Afganistan’da 1/470 oranında ampute insan vardır. Afganistan’da her iki saatte bir kişi, mayın nedeniyle yaralanmakta ya da ölmektedir.(Vatansever)

 Savaş nedeniyle çocukların çoğu, tıbbi bakım olmadan ve çoğu zamanda yalnız yaşamaktadır. 1 milyon çocuk yetim kalmıştır.12 milyon çocuk güvenlik nedeniyle evlerinden ayrılmış bunların üçte biri ise mülteci kamplarında yaşamaktadır(Plunkett M.C.;1998:72-7)(Southall D.;1998:1549-50).

Çocuklara işkence ve tecavüz yaygındır. Özellikle etnik kökenli çatışmalarda görülmektedir. Örneğin Ruanda’dadaki soy kırımda 8 yaşından büyük her kıza tecavüz edilmiştir. Kuzey Uganda’da, silahlı birlikler köylere baskın düzenlemiş, bu baskınlarda her seferinde 50-100 çocuğu kaçırmışdtr. Kaçırılan çocuklardan kızlara tecavüz edilip, seks kölesi haline getirilmekte, erkek çocuklar işkenceye maruz kalmakta ya da savaşta kullanılmaktadır. Son Kosova savaşında’da benzer örnekler yaşanmıştır. Bu seksüel tecavüzler sonrası ölüm, HİV infeksiyonu ve diğer CYBH’ler, intihar, aseptik düşükler, kısırlığa varan genital yaralanmalar ve çocukların toplum tarafından dışlanması gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır (Southall D.;1998:1549-50).

Şiddetle iç içe olan çocuklar şiddeti kanıksamakta bir yaşam biçimi haline dönüştürmektedirler. Savaşı yaşayan çocuklarda psikolojik etkilenimler daha fazla görülmektedir. Savaşın psikolojik etkileri çocuğun yaşına, cinsiyetine, kişilik özelliklerine ve önceki deneyimlerine ve kültürüne bağlı olarak değişmektedir. Çocuklar, uğradıkları fiziksel şiddet, aile üyelerinin yitimi, ev ve diğer toplumsal desteklerin yitimi nedeniyle etkilenmektedirler. Posttravmatik stres bozukluğu yaygın olup, tekrarlayıcı bulgularına sık rastlanmaktadır. Ayrıca anksiyete ve depresyon çocuklar arasında yaygın olarak görülmektedir (Southall D.;1998:1549-50) (Plunkett M.C.;1998:72-7).

3.Malnütrisyon ve bulaşıcı hastalıklar savaşta çocukların ölümüne neden olan dolaylı etkenlerdir.

Savaş dönemlerinde silahlı gruplar, sıklıkla gıda desteklerini ve sağlık örgütlerini ve çalışanlarını hedef alırlar. Ayrıca tarım alanlarının mayınlarla kaplanması gibi taktikler nedeniyle tarım ürünlerinde kıtlık yaşanır(southall).

Genellikle ticari yapının zarar görmesine paralel seyir gösteren üretim olanakları, yiyecek stokları ve alım gücünün kaybı, geniş çaplı yiyecek sıkıntısına neden olabilir. Sonuçta insanlar bu nedenlerle şiddetin neden olduğundan daha büyük çapta göç etmeye başlarlar. Savaş nedeniyle göç etmiş nüfusun kamu binaları, toplama kampları ya da diğer yerleşim alanlarında barınması, ASYE, ishalli hastalıklar, kızamık ve diğer salgınlara neden olur. Sağlık hizmetlerinin bağışıklama programlarının ve hastalıklardan korunmaya yönelik çalışmaların aksaması ile salgınların etkileri artar. (TTB)

Malnütrisyon ve bulaşıcı hastalıklar çocukları daha fazla  etkilemektedir. Etkili ulusal aşılama programının olmayışı veya hasarı epidemi riski altında bir kohortun oluşmasına yol açar ki bunun son örneği, Kosova’da görülen polyo epidemisidir. Mülteci kamplarında yaşayan çocuklar, malnutrisyon, gastroenterit, ASYE, kızamık ve malarya gibi nedenlerle ölmüşlerdir (Southall D.;1998:1549-50).

 

4. Çocuk askerler, savaştırılan çocuklar

Dünyada en azından 250 bin çocuk asker vardır ve bunların binlercesi 15 yaşın altındadır. Küçük  olmaları, göze çarpmamaları, feda edilebilir olmaları ve kolaylıkla telkin edilebilir olmaları ve ekstrem terorize eylemlerde kullanılabilir olmaları nedeniyle savaştırılmaktadırlar. Bazı çocuklar  aileleri tarafından silahlı gruplara satılırken bazıları da kaçırılmaktadır (Plunkett M.C.;1998:72-7). Afganistan’da 17 yıl süren savaştan sonra savaşan askerlerin %45’i 18 yaşın altındadır. İlaç ve alkol bağımlılığı, fiziksel ve psikolojik şiddet asker çocuklar arasında sık görülmekte, çocuklar diğer çocukları hatta aile bireylerini öldürmeye zorlanmaktadırlar. Savaşlarda 12 yaşın altındaki çocuklara işkence uygulandığı bildirilmekte, soyma soğuk duş, elektrik şoku, köreltme gibi yöntemler uygulanmaktadır (Southall D.;1998:1549-50).

Sonuç

Savaşlar, etkileri çocuklarda daha belirgin olmak üzere, ölümlere, yaralanmalara, bulaşıcı hastalıkların ve malnütrisyonun artmasına ve sağlık hizmetlerinin bozulmasına yol açan önemli bir toplum sağlığı sorunudur. Bu nedenle savaşa karşı geliştirilecek yanıtta sağlık çalışanlarının önemli sorumlulukları vardır.

Savaştan korunmanın temel ilkesi yaşamı ve sağlığı korumak   hedefinden temel alır. 1981 yılında Dünya Sağlık Asamblesinde; doktorların ve diğer sağlık çalışanlarının barışın korunmasında ve geliştirilmesinde en önemli belirleyici faktör olduğu belirtilmiştir. Sağlığın savaş ve barış arasında bir köprü görevi gördüğü ve barışa geçişi sağlayan bir rolü olduğu belirtilmiştir. Sağlık çalışanları insan haklarını korumaya ve geliştirmeye sorumludurlar (Sidel V.;1995:1995.1677-0). Bu anlamda halk sağlığı çalışanları stratejileri kavramsallaştırmak, ulusal politikaları etkilemek, savaş gibi olağan dışı durumları azaltma eylemlerini uygulamak açısından göreceli avantajlara sahiptir (Loretti A.;2001:256-8).

Savaşa karşı mücadelenin temel ilkeleri hastalık ve korunma kavramları ile incelenebilir. Savaş kronik bir hastalıkmış gibi düşünüldüğünde, savaşa karşı mücadele, bu hastalığın risk faktörleri gelişmeden önlenmesi (primordial korunma) veya değiştirilmesi (primer korunma) savaşın sona erdirilmesi (sekonder koruma) ve yarattığı hasarın rehabilite (tersiyer korunma) edilmesi basamaklarını içermektedir (Yusuf S.;1998:1669-70).

Sağlık çalışanlarının bu sürecin her bir basamağında önemli rolleri vardır.

Savaşın sona erdirilmesi, barışın sağlanması, en azından çocukların aşılanması ve diğer sağlık girişimleri için insani ateşkesin sağlanması çabaları başta UNICEF olmak üzere pek çok yardım örgütü tarafından gösterilmektedir.1980’lerin ortasında El Salvador’da yapılan insani ateşkes, UNICEF tarafından gerçekleştirilmiştir. Amaç sadece çocuklarda hastalıkların önlenmesi değil aynı zamanda savaşın sona ermesi için anlaşmanın çerçevesinin geliştirilmesidir. Uluslararası yardım kuruluşlarının yanı sıra sağlık çalışanlarının kurmuş olduğu bir çok örgüt savaş karşıtı mücadele yürütmektedir. Nijerya’da Biefra ateşkesinde Sınır Tanımayan Doktorlar Hareketi etkili olmuştur  (Yusuf S.;1998:1669-70).

Savaşın sona ermesinden sonra yapılacak toplumsal rehabilitasyon çalışmalarının başında öncelikle, eşit ve ulaşılabilir sağlık hizmeti sistemlerinin kurulması gelmektedir.

UNICEF bu dönemde özellikle savaş mağduru çocuklara yönelik olarak, kimsesiz kalan çocuklara sahip çıkılması; askere alınan çocukların sivilleştirilmeleri; savaşın zihinlerde yarattığı etkilerin silinmesi; okul yaşamının yeniden başlatılması; ve barış için eğitim seferberliğinin başlatılması olarak beş temel strateji belirlemiştir (UNİCEF-1996).

Buraya kadar sayılan çabalar savaşın ikincil ve üçüncül koruma ilkelerini yansıtmaktadır. Ancak korunmada en etkili yöntem birincil korunmadır. Birincil korumada temel yaklaşım ise risk faktörlerinin gelişmeden ortaya çıkmasının önlenmesidir.

Savaşların en önemli risk faktörü ise artan yoksulluk ve eşitliksizdir. DSÖ belgelerinde son yirmi yılda görülen savaşlardaki sayısal artışının nedenlerinden biri olarak küreselleşme gösterilmektedir. Çünkü küreselleşme, yüksek düzeyde ekonomik ve teknolojik rekabeti gerektirmektedir. Bunun riskleri, bütün bölgelerde marjinalizasyon ve ekonomik ve politik değişime uğrayan ülkelerde yüksek sosyal maliyetlere yol açmasıdır (WHO/EHA-1998).

Küreselleşmenin  bilançosuna baktığımızda, yüzde 20 kazanan, yüzde 20  kazanmaya çalışan ve yüzde 60 umutsuzca kaybedenler olduğu görülür. 1960’ta dünya nüfusunun en zengin % 20’sini kapsayan ülkelerle en yoksul %20’sini barındıranlar arasındaki kişi başı gelir farkı 30 kat iken, 1990’da 60 kata, 1995’te ise 74 kata çıkmıştır. Dünyanın en zengin iki kişisinin toplam serveti tüm az gelişmiş ülkelerin servetinden çoktur. Dünyanın en varlıklı 200 kişisinin serveti dünya nüfusunun % 41’nin toplam gelirinden daha fazladır. Yine dünyada 1.2 milyar insan günde 1 doların altında parayla geçinmeye çalışmaktadır. BM Kalkınma Programı (UNDP) 2000 yılı insani gelişme raporunda küreselleşmenin gerek ülkeler içinde gerekse ülkeler arasında gelir dağılımı alanındaki uçurumu derinleştirdiğini belirtilmektedir (Demirer T-2001).

Artan ekonomik eşitsizlikler uluslararası ve içinde artan gerilimlere neden olmuştur. Bu gerilimler, hızlı ekonomik değişimler, politik belirsizlikler ve dünyanın birçok bölgesindeki şiddetli çatışmalarla etkileşim içindedir. Endonezya, Balkanlar ve Kafkaslar medyada yer almış bazı örneklerdir. BM İnsani İlişkiler Ofisinin (UN-OCHA) Mayıs 1999’daki verilerine göre ise, 1.8 milyar kişi bu gerilimlerden etkilenmektedir (WHO/EHA-1998)

Silahlanma; savaşın korunulması gereken diğer bir risk faktörüdür.

Savaşlarda kullanılan modern silahların büyük bir kısmı sanayileşmiş ülkelerde üretilirken, bunlar üçüncü dünya ülkelerine satılmaktadır. ABD dahil pek çok “gelişmiş” ülke,  kendi silah endüstrilerini geliştirmek amacıyla dış yardımları bir yöntem olarak kullanmaktadır (Sidel V.;1995:1995.1677-0).

BM Güvenlik konseyi üyesi beş ülke (Çin, Fransa, Rusya, İngiltere ve ABD) ye ek olarak Almanya “Büyük Altı” olarak adlandırılmakta ve bunlar dünya silah ticaretinin % 90’dan fazlasını gerçekleştirmektedirler. BM tahminlerine göre, 1960’larda 14 milyar dolar olan yıllık silah ticareti 1994’te 35 milyar dolara çıkmıştır. Üçüncü dünya ülkelerine olan silah satışının yaklaşık % 73’ünü ABD kontrol etmektedir. (Sidel V.;1995:1995.1677-0).

İngiltere silah satışlarındaki diğer önemli  ülkelerden biridir. Son yıllarda 9 milyar dolarlık satış yapmıştır. Eski kolonileri olan Hindistan gibi ülkeler İngiltere’nin pazarlarıdır. Aynı zamanda  ABD gibi, insan hakları ihlallerinin yapıldığı ülkelere silah satmaktadır. Fransa  silah ticaretinde artan bir role sahiptir. 1994’te üçüncü dünya ülkelerine 11.4 milyar dolarlık satış anlaşması yapmıştır. (Sidel V.;1995:1995.1677-0).

Bunun yanı sıra silahlanmaya devam eden ülkeler vardır. Bu ülkeler yoksul ve gelişmekte olan ülkelerdir. Gelişmekte olan ülkelerin toplam askeri harcamaları, 1960’ta 27 milyar dolar iken, 1991’de 121 milyar dolara çıkmıştır. BM Kalkınma Programı tarafından yapılan tahmine göre, gelişmekte olan ülkelerin askeri harcamalarının yalnızca dörtte birinin ayrılmasıyla, 2000 yılı hedeflerinin gerekli kıldığı ek kaynaklar sağlanabilecektir. Bu hedefler, herkese temel sağlık bakımı, bütün çocukların bağışıklanması, ileri malnütrisyonun ortadan kaldırılması, herkese temiz içme suyu sağlanması, herkesin ilkokul eğitimi alması ve aile planlaması hizmetleridir. Tablo-1’de  1992 yılında silah satın alan bazı gelişmekte olan ülkelerin yaptıkları harcamalarla karşılayabilecekleri sağlık hizmetleri gösterilmiştir (Sidel V.;1995:1995.1677-0).

Tablo-1: 1992 yılında silahlanan bazı ülkelerin silahlanma maliyetlerinin karşıladığı sağlık hizmetleri (Sidel V. 1995)

Ülke

Silahlanma

Öngörülen sağlık hizmeti

Çin

26 savaş uçağı

140-200 milyon kişinin bir yıllık sağlıklı su gereksinimi

Hindistan

20 savaş uçağı

15 milyon kız çocuğunun eğitimi

İran

2 denizaltı

Sağlık bakımı alamayan %13 oranındaki nüfusun sağlık gereksinimi

Kore

28 füze

Aşısız 120 bin çocuğun aşılanması ve 3 yıllık temiz su gereksinimi

Malezya

2 savaş gemisi

Yaklaşık çeyrek yüzyıllık temiz su gereksinimi

Pakistan

40 savaş uçağı

İki yıllık su gereksinimi, 20 milyon çiftin aile planlaması hizmeti

 

Korunmanın en temel düzeyi olan birincil korumada da  sağlık çalışanlarının, savaşın nedenselliğini iyi tanımak, yoksulluğun ve eşitsizliğin sona erdirilmesi için mücadele etmek, silahlanma ve nükleer silahların önlenmesi konusunda girişimlerde bulunmak, gruplar ve ülkeler arasında sağlık düşüncesini geliştirmek, uluslararası sağlığı geliştirmek için sağlık, tıp ve insan haklarını desteklemek, bu hastalığın eradike edilmesi için tıbbi, sosyal ve politik çözümleri aramak gibi çalışmaları yürütmek gibi sorumlulukları vardır.

Sonuç olarak; çocukların savaşa karşı korunmaları ancak savaşı durduracak irade ve kararlılıkla olasıdır.

Dr. Çiğdem Çağlayan

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Halk Sağlığı Anabilim Dalı

 

KAYNAKLAR

1.         Galli G.(1997)Humanitarian ceasefires in contemporary armed conflicts:potentially effectives tools for peace      building. Dissertation for the Degree of Master of Arts in Post-war Recovery Studies.s:14-20.  www.who.org

2.         Heijden T.(1997)Health care between war and peace an exploration of issues and strategies. Health Net İnternational Discussion paper.  www.who.org

3.         Akıncı Z. Altunkaya S. Dosya:Emperyalizm, savaş ve silahlanma-1. www.evrensel.net. 20.04.00.

4.         Akalın U.S. Savaş ve emek gücü. www.evrensel.net. 07.10.01.

5.         UNİCEF-1996 Dünya çocuklarının durumu

6.         WHO/EHA Discussion Draft(1998)Planning ahead for health impact of complex emergincies. www.who.org

7.         Demirer T. (2001)Terörist mi dediniz? Küreselleşme ve terör. Ankara.

8.         Editör:Vatansever K. Saçaklıoğlu F.(2001).Olağandışı durumlar için hızlı sağlık değerlendirilmesi protokolleri. TTB yayınları. s:83-5

9.         İacopino V. Waldman R. War and health from Solferino to Kosovo The evolving role of physicians. JAMA 1999;282(5):479-481

10.    Yusuf S. Anand S. (1998) Can medicine prevent war?BMJ;317:1669-70

11.    Southall D. Abbasi K. (1998) Protecting childeren from armed conflict BMJ;316:1549-1550

12.    Vatansever K. Vatansever M.(2001)Olağan dışı durumların epidemiyolojik özellikleri. Toplum ve Hekim. (16) 4:256-8

13.    Saçaklıoğlu F. (2001) Kavramlar yaşamı kavramakta mı?olağandışı durumlarla ilgili bazı kavramlar konusunda bir tartışma. Toplum ve Hekim(16) 4:244-8

14.    Plunkett M.C.(1998)Southall D.War and children Arch Dis Child. 78:72-77 ( January 

15.    Woodhouse T.(1999)Preventive medicine can conflicts be prevented. BMJ;319:396-7

16.    Sidel V.(1995) The international arms trade and its impact on health. BMJ;311:1677-1680

17.    Loretti A.(2001) Olağan dışı durumların azaltılmasında ve hazırlıklı olmada sağlık sektörünün rolü. Toplum ve Hekim(16) 4:256-8

 

3984 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
POLİSE DUYURU

Case of Baran Tursun
Polis Kurşunu Ölümleri Facebook hesabı
BARAN TURSUN VAKFINA ÜYELİK
AİHM Kararları
Baran Tursun vakfına ÜYELİK
Tuncay Cüzdan'ın babası-ANTAKYA Uluslararası Baran Tursun Vakfında

Tuncay Cüzdan-Antakya

A.Rahman sözen'in annesi-İZMİR Uluslararası Baran Tursun Vakfında

A.Rahman Sözen-İzmir

Selami Atalay, ömürboyu felçli- İZMİR - Uluslararsı Baran Tursun Vakfında

Enes Ata'nın babası DİYARBAKIR - Uluslararası Baran Tursun Vakfında

3.Yılında Baran Tursun'u anarken

Ahmet Çakır'ın ağbisi-İZMİR Uluslararası Baran Tursun Vakfında

Ahmet Çakır-İzmir

Mehmet Tursun Halk tv'de

Mehmet Tursun-Baransav

Aydın Erdem'in ağbisi - DİYARBAKIR Uluslararası Baran Tursun Vakfında

Aytekin Arnavutoğlu -İSTANBUL- Uluslararası Baran Tursun Vakfında

Aytekin Arnavutoğlu-İst

Çağdaş Gemik'in babası-Antalya Uluslararası Baran Tursun Vakfında

Çağdaş Gemik - Antalya

Feyzullah Ete'nin ağbisi-İSTANBUL Uluslararası Baran Tursun Vakfında

Feyzullah Ete-İstanbul

Soner Cankal'ın babası-ANKARA- Uluslararası Baran Tursun Vakfında

  Soner Cankal-Ankara

Çağdaş Gemik'in kuzeni -ANTALYA Uluslararası Baran Tursun Vakfında

 Çağdaş Gemik Antalya

Yasin Kırbaş'ın babası - İSTANBUL Uluslararası Baran Tursun Vakfında

Yasin Kırbaş-iST

Emrah Gezer'in babası-ANKARA Uluslararası Baran Tursun Vakfıında

Emrah Gezer-Ankara

Didim'de öldürülen Ali Demir'in babası Mehmet Demir, Mehmet Tursun'la görüştü

Baran Tursun V. ECHR

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER

Baran Tursun insani yardım vakfı başkanı Mehmet Tursun, Birleşmiş Milletler temsilcileriyle, "Yargısız İnfazları" konuştu

 

Baran Tursun davası AİHM'de

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER

UCM ÜYESİDİR

125-Kenan Kapısız Uşak

 24.11.2012 günü Uşak'ta polis memurları ile vatandaşlar arasında çıkan arbedede polisin silahından çıkan kurşunla başından vurularak öldürüldü. 28 yaşındaki Kenan Kapısız 4 çocuk babasıydı. Devamı oku...

Baran Tursun vakfı Logosu


116-Yusuf Yılan - Erzurum


Erzurum'un Karayazı İlçesi'nde oturan ve ayakkabı boyacılığı yapan 9 yaşındaki Yusuf Yılan, Cumhuriyet Caddesi'nde karşıdan karşıya geçerken Akrep tipi polis aracın çarpmıştı. Yılan, kaldırıldığı Erzurum Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yaşamını yitirdi. Görgü tanıklarına göre, zırhlı arac, Yusuf Yılan'ın göğsü ve kafasının üzerinden geçtiğini belirti.

75-Ahmet Cömert Kocaeli-Darıca


Ahmet Cömert:2009 KOCAELİ'nin Darıca İlçesi'nde gözaltına alınan 23 yaşındaki Ahmet Cömert, polis merkezinin nezarethanesinde ölü bulundu. Baba Durmuş Cömert, oğlunun intihar edecek biri olmadığını söyledi.


77-Serkan Çedik Bursa


SERKAN ÇEDİK: Bursa Emniyet Müdürlüğü’nün Acemler semtindeki nezarethanesinde gözaltında tutulan 25 yaşındaki Serkan Çedik bilinmeyen bir nedenle fenalaşarak öldü. Sekan'ın annesi:"Oğlumu gözaltına aldılar, sapasağlam karakola götürdüler, karakolda ölüsü çıktı" dedi


78-Murat Konuş İstanbul


Murat Konuş:  7 Ocak 2010 tarihinde gözaltına alınan Murat Konuş'un, bir süre sonra rahatsızlanarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği, Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca hazırlanan otopsi raporunda Konuş'un “künt kafa travmasına bağlı beyin kanaması” sonucu öldüğünün bildirildiği anlatılıyor.
84-A.Rahman Sözen/İzmir


İzmir Gümüşpala Polis karakolu nezarethanesinde polisin silahıyla vurularak öldürülen A.Rahman Sözen’nin annesi ve ablası Uluslararası Baran Tursun vakfına geldiler.  Karakolun güvenlik kameraları kayıt yapmadığından, olayın oluş şekli polisierin ifadelerine dayandırıldı ve takipsizlik kararı verildi. Dava AİHM'e taşındı Video izle…

74-Ahmet Akbaş / İstanbul


Ahmet AKBAŞ: 01.08.2009 günü Esenler polis karakolunda ölü bulundu. Ahmat Akbaş'ın yakını Ergin Akbaş: "Olayın üzerinde uzun zaman geçmesine rağmen savcı olay yerine geç geldi. Doktorlar gelmemiş müdahale etmemişler" iddiasında bulundu.

 

 


 

102-Willem Tyas Antalya

WİLLEM TYAS /1 Ekim 2011 günü Antalya'nın Manavgat ilçesinde çevreye verdiği rahatsızlık nedeniyle şikayet üzerine ifadesi alınmak için polis merkezine getirildikten sonra ölüm olayı meydana geldi. Fenalaştığı iddia edilen 64 yaşındaki İngiliz Willem Tyas hayatını kaybetti.  

85-Er.Osman Aslı /İstanbul


Osman Aslı:  İstanbul Firuzköy polis karakolunda ölü bulunan Er.Osman aslı’nın babası Uluslararası Baran Tursun Vakfına mektup gönderdi. Osman Aslı'nın ayakkabı bağcıklarıyla kendini astığı iddia edildi. Karakolun güvenlik kameraları kayıt yapmadığı için olayın oluş şekli polislerin ifadelerine dayandırıldı. Video izle…

72-Ahmet Laçin / İstanbul


AHMET LAÇİN: Tornacı 23 yaşında ki Ahmet Laçin 12 Ekim  2008 günü Bağcılar’da gözaltına alındı ve Bağcılar polis karakoluna götürüldü. Akrabaları, Ahmetin dövüldüğünü ve kaldırıldığı hastanede öldüğünü idda ettiler.

 


76-Resul İlçin Şırnak-İdil


RESUL İLÇİN: 22/10/2009 günü Şırnak'ın İdil İlçesi'nde polisler tarafından götürüldüğü karakolda yaşamını yitiren 52 yaşındaki Resul İlçin'in yapılan otopsisinde kafasında ve vücudunun çeşitli yerlerinde darp izi olduğu ortaya çıktı.  

 

Baran Tursun vakfından

93-Özcan Kurtuluş / İzmir


ÖZCAN KURTULUŞ: İzmir Şirinyer polis karakolunda ölü bulundu. Polisin kendisini aradığını söyleyen abla Sitem Duyar da:  "Kardeşim Özcan Kurtuluş'un avukat görüşme odasında kendini astığını söylüyorlar, kardeşimin avukat görüşme odasında ne aradığı konusunda kimse bize açıklamada bulunmuyor"

Karakollarda ki ölümler

Kimsesiz çocuklar

Kimsesiz çocuk:"Polisler bizi döve döve Belgrad Ormanı’na bırakıyorlardı" dedi. Devamla:" Yardıma gelmeselerdi tecavüze uğruyordum...”, “Bakırköy Çocuk Yurdu’nda bir arkadaşımızın makatına sopa soktular...”, “Umut Çocukları Derneği yöneticileri bizim sayemizde zengin oldular...”, “Dernek Başkanı Ferhat Şahin, hepimizi sıraya sokarak, falakadan geçirdi...”, “Polisler bizi ekip arabalarına bindirip döve döve Belgrad Ormanı’na bırakıyorlardı....Devamı oku..

101-Hamedu Loufa Sayıd /Mersin

 


Hamedu Loufa Sayıd/ MERSİN:2007 yılında yürürlüğe giren PVSK’dan sonra, failin polis olduğu 101. Ölüm olayı. 29.07.2011 tarihinde Mersin'de Yumuk tepe polis karakolunda ölü bulundu. Dosya oku.. 

Sosyal paylaşım sitemiz


Baran Tursun vakfına ödül

120-Cem Aygün / Ankara

 Cem Aygün-Ankara: Ankara Keçiören İncirli’de 22 yaşındaki Cem Aygün “dur” ihtarına uymadığı iddasıyla polisler tarafından öldürüldü. 1 ay önce cezaevi'nden çıkan gencin ölümüne ilişkin emniyetin aileye verdiği bilgiler ise çelişkilerle dolu. Baba Celal Aygün:"Oğlum Cem Aygün öldürüldükten 8 saat sonra bize haber verildi" dedi 30.08.2012